Dernek Başkanı Prof.Dr.Şakir Doğan TUNCER'in Kırmızı Et Sorunu başlıklı yazısı Hürriyet Gazetesinde Yalçın BAYER'in Yeter Söz Milletin köşesinde özet olarak yayınlanmıştır.

Dernek Başkanı Prof.Dr.Şakir Doğan TUNCER'in Kırmızı Et Sorunu başlıklı yazısı Hürriyet Gazetesinde Yalçın BAYER'in Yeter Söz Milletin köşesinde özet olarak yayınlanmıştır.

Dernek Başkanı Prof.Dr. Şakir Doğan TUNCER' in "Kırmızı Et Sorunu" başlıklı yazısı 18 Ağustos 2015 tarihinde özet halinde Hürriyet Gazetesi yazarı Yalçın BAYER' in "YETER SÖZ MİLLETİN" köşesinde yayınlamıştır. 

Yazının tamamına  gazetenin web sayfasında (www.hurriyet.com.tr/yazarlar) yazara ait bölümde tam metin olarak yer verilmiştir. 

 


Kırmızı Ette Sorunlar


TÜRKİYE'deki kırmızı et sorunu günümüzde büyük bir önem kazanarak, yazılı ve görsel basında zaman zaman terör sorununun bile önüne geçmiştir. Ülkemizde kırmızı et sorunu belli aralıklarla ortaya çıkmakta, aşırı ölçüde artan kırmızı et fiyatları ithalat temeline dayalı olarak alınan geçici önlemlerle düşürülmeye çalışılmaktadır. Aslında bizler bu filmi yaklaşık 5 yıl önce de görmüştük. Nitekim benzer tablonun yaşandığı Nisan 2010'da "artan kırmızı et fiyatları karşısında son çare yurt dışından et ithal etmektir" düşüncesi kamuoyuna enjekte edildi, ardından dönemin hükümeti o zaman ki adı ile Et ve Balık Kurumuna et ve canlı hayvan ithal etme yetkisini vermişti.  Beş yıl önce yapılan et ve canlı hayvan ithalatının et fiyatlarının düşmesindeki etkisi yok denecek kadar az olmuş ve bu etki çok kısa sürmüştür. Bu uygulama anlık sıkıntıları gideren ancak asıl sorunları göz ardı eden yaklaşımdır. Geçmişte, geleceğe ait sağlıklı değerlendirmeler yapılmadan uygulanan kararların acısını bu gün hep birlikte yaşıyorsak, bu kez de et ve canlı hayvan ithalat kararının da acı sonuçlarını çok yakın bir zamanda hayvan üreticimiz ve tüketicimiz yaşayacaktır. 
Türkiye'deki kırmızı et üretimini kamu adına yönetme ve denetleme misyonu verilen Et-Süt Kurumu ile  Ulusal Et Konseyi ve diğer sivil toplum kuruluşları ne yazık ki kırmızı et sorununun çözümüne yönelik kalıcı bir irade ortaya koyamamışlardır.
Bugün ülkemizde yaşanan et sorununu, et üretiminin arttığını bildiren istatistikler dikkate alındığında, arz talep dengesizliğine bağlamak mümkün değildir. Yıllardır uygulanan yanlış hayvancılık politikaları ve  buna bağlı olarak sorunları göz ardı eden uygulamalar, kırmızı et sorununun en önemli  nedenleri arasındadır. Ülke hayvancılık sektörünün tüm sorunlarının zaman kaybetmeden her yönü ile ele alınması gerekmektedir. Aksi halde kırmızı et ve benzeri hayvancılık sorunları her yıl artarak karşımıza çıkacaktır.
Canlı hayvan ve et ithalatının, ülke hayvancılığını son derece olumsuz etkileyeceği ve sektöre ait pek çok işletmenin sonu olacağı geçmiş yıllarda yaşanan acı tecrübeler ile ortada iken, Resmi Gazete'de yayınlanan Bakanlar Kurulu kararı uyarınca, 2015 yılı için Avrupa Birliği (AB) menşeli canlı büyükbaş hayvan ve karkas et ithalatına uygulanmakta olan gümrük vergisinin sıfırlanması bu olumsuzluğun tuzu biberi olacaktır. Kaldı ki yurt dışından yapılacak et ithalatının halkımızın sağlığı açısından çok önemli olumsuzlukları da vardır. Bu yolla ülkemize getirilecek olan etlerin sağlıklı olabileceğinin de hiçbir garantisi yoktur. Canlı hayvan ve et ithalatının ülke ekonomisi, hayvancılık sektörü ve insan sağlığı açısından son derece sakıncalı buluyoruz ve bu konuda yetkilileri ve ilgilileri uyarıyoruz. . 
Ülkemizde gündemde olan kırmızı et sorununun ortaya çıkışı pek çok nedene bağlanabilir. Ancak bunlar arasında ilk üç sırayı alan nedenlere öncelik verilmelidir. Bunlardan birincisi süt sığırcığında yaşanan sorunların kırmızı etteki sorunları da beraberinde getirmesidir. Girdi fiyatlarının artışı karşısında ürettiği sütü değerine satamayan süt üreticisi sağmal ineğini kesime göndermektedir. Buna bağlı olarak besi materyali sayısı da azalmaktadır. Besiciler besiye alacak erkek dana bulamayınca ya da sayının azlığı yüzünden yüksek fiyatlara almak zorunda kalınca besiye alınan hayvan sayısı düşmekte, dolayısıyla da kırmızı et azlığı ve fiyatının yükselmesi sorunu ortaya çıkmaktadır.
Ülkemizde etçi özelliklere sahip bir sığır ırkının bulunmayışı sorunun ikinci önemli nedeni olarak kabul edilebilir. Bu durum da besiciler sütçü sığır ırklarının erkek danalarını besi materyali olarak kullanmakta, buna bağlı olarak yeterli besi performansı sağlanamamaktadır.
Ülkemiz hayvancılığının en önemli sorunu çayır-mera  alanlarının son 50-60 yıl içerisinde 45 milyon hektardan 12-14 milyon hektara düşürülmesidir. Kaliteli ve ekonomik yem kaynaklarının yıllar içerinde yok edilmesi ve mevcut mera alanlarının aşırı otlatma ile değersiz kılınmasıdır. Bu olgu özelde bugünkü kırmızı et sorununun oluşumunda genelde ise kırmızı et ve süt gibi değerli hayvansal gıdaları en pahalı tüketen ülke haline gelmemizde etkili olan faktörlerin önde gelenidir. 
Gelişmiş batı ülkelerinde kırmızı et tüketiminde domuz eti önemli bir yere sahiptir. Bizim böyle bir şansımız olmadığına göre koyunculuk ülkemiz için önemli bir potansiyeldir. Ne var ki bu potansiyel yeterince kullanılamamaktadır. 
Üç ana başlıkta dile getirilen konularla birlikte hayvancılığın tüm sorunlarını çözmeye yönelik köklü hayvancılık politikaları oluşturulmadıkça, hayvancılık gerçek manada desteklenmedikçe  kırmızı et ve süt gibi insan beslenmesi için olmazsa olmaz hayvansal ürünler açısından dışa bağımlı olmaktan kurtulmak mümkün görülmemektedir. 
Veteriner Hekimler Derneği Genel Başkanı Prof.Dr.Şakir Doğan TUNCER