Veteriner Hekimliği Öğretiminin 178. yılı
Türk Veteriner Hekimliği öğretiminin 178. yılını kutlamak, bizler için övünç kaynağıdır. Dile kolay nerdeyse 2 asırlık bir geçmişe sahip köklü bir mesleğin mensupları olmaktan onur duyuyoruz.
SAĞLIKLI ÇEVRE, SAĞLIKLI HAYVAN, SAĞLIKLI GIDA, SAĞLIKLI iNSAN ve SAĞLIKLI TOPLUM
Şeklinde slogan haline getirilen söylemin her aşamasında VETERİNER HEKİM yer alır. Tüm dünyada ve ülkemizde de yoğun olarak yaşadığımız ve pek çok can kaybına ve genel ekonomik zararlara yol açan Covid – 19 pandemisinin yanı sıra, çok yakın zamanda ortaya çıkan ŞARBON hastalığı gibi hayvanlardan ve hayvansal ürünlerden bulaşan zoonoz adını verdiğimiz hastalıklar da ve geçmiş de yaşadığımız KUŞ GRİBİ – KIRIM KONGO KANAMALI ATEŞİ- DOMUZ GRİBİ- gibi hastalıklar mesleğimizin ne denli yaşamsal öneme haiz olduğunun en önemli kanıtıdır. İnsanlardaki enfeksiyonların 2/3 ü hayvansal kökenli hastalıklardır. Son zamanlarda görülen Ebola benzeri hastalıkların % 75 i hayvansal kaynaklıdır.
· Sağlık Bakanlığının ihbari mecburi kabul ettiği hastalıkların %80 i hayvansal kökenlidir.
· Bioterorizmde kullanılan mikroorganizmalar, % 100 ü hayvansal kökenlidir.
· Şarbon ve benzeri hastalıkların ortaya çıkmasının en önemli nedeni sınır güvenliğinin olmaması ve kontrolsuz hayvan hareketleridir.
· Hayvanlar aracılığı ile bulaşan hastalıklardan korunma konusunda öteden beri “Tek Sağlık -One Health” yaklaşımı benimsenmiştir. Bu yaklaşım gereği insan, hayvan ve çevre sağlığı bir bütün olarak ele alınmalı ve bütün adımlar bu yaklaşımın gereği ile uyumlu olarak atılmalıdır. Veteriner halk sağlığı hizmetleri güçlü olan ülkelerde, pek çok zoonotik hastalığın insidansında belirgin azalma sağlanmıştır.
Bütün bu sorunların önüne geçmek Beşri hekimler, Veteriner Hekimler ve diğer sağlık sınıfı mesleklerin bütüncül bir yaklaşımla çalışılıp ele alınmadığı sürece halk sağlığını korumak açısından mümkün olamayacaktır.
Yeterli beslenme insanların vaz geçilmez birinci haklarıdır. Oysa ki
Dünyada yaklaşık 300 milyondan fazlası çocuk olmak üzere yaklaşık 2 milyar insan açlık sınırında yaşamaktadır. Ayrıca Dünyada 1.5 milyar insan da gizli açlık sorunu ile karşı karşıyadır. Bir yanda açlık ya da yetersiz ve dengesiz beslenme/ diğer yanda obezite sorunu mevcuttur. Başka bir ifade ile dünyada bir milyar insan gıda bulmak için koşarken bir milyar insanda aşırı kilolarından kurtulmak için koşuyor. Kısacası gıdanın adil olmayan dağılımı söz konusudur.
Bu gün kü nüfus artış hızı ile Dünya nüfusunun 2050 yıllarında 9 milyarı geçeceği tahmin edilmektedir. Bu nüfusun beslenebilmesi için bugünkü gıda üretiminin %100 artırılması gerektiği ifade edilmektedir. Bu oran ülkemizde hayvansal üretim çeşidinde daha yüksek olacaktır.
Değerli konuklar,sevgili öğrencilerimiz ülkemiz bitkisel ve hayvansal üretimde ithalatcı konuma gelmiştir. Maalesef kendi kendine yeterli durumda değildir. Canlı Hayvan ve Et ithalatına yıllardır milyarlar ödenmiş ve hala bu ödemelere devam edilmektedir.Canlı hayvanve et ithalatını kalıcı bir politika olmaktan çıkarmak zorundayız bunu hayvan yetiştircimizi ve tüketicimizi koruma adına yaparken,aynı zamanda ülkemizi dışa bağımlılıktan kurtarma adına yapmalıyız.
Diğer yandan yeterli beslenme için gerekli olan gıdanın temini tek başına sorunu çözmemektedir. Gıda güvenliği de günümüzün en önemli konularından birisidir. Dünyanın pek çok ülkesinde yüz milyonlarca insan açlıkla,savaşır ve hayatlarını kaybederken, gıdayı bulabilenler ise GIDA GÜVENLİĞİ sorunları ile karşı karşıyadır.
Gerek hayvansal üretim gerekse gıda güvenliği bağlamında biz veteriner hekimlere önemli görevler düştüğünü vurgulamak istiyorum.
Fakültelerimizin gerek üstlendikleri öncü rol ile mesleğimizi ve hayvancılığımızı sürüklemek gerekse ürettikleri teknolojileri hayata geçirmekle hayvansal üretimin artmasına, halk sağlığının korunmasına ve insan refahının iyileşmesine katkıda bulunmak gibi önemli işlevleri vardır. Bu yüzden fakültelerimiz sadece öğrenci yetiştirmek ve araştırma yapmakla kalmamalı, mesleğimizin, hayvancılığımızın ve toplumumuzun sorunlarına da sahip çıkmalıdır. Anadolu’ya yayılmış çok sayıdaki fakültemizin mesleğimiz adına kamuoyu oluşturmak gibi misyonları da olmalıdır. Veteriner Hekimliği ile ilgili teknolojiler Dünyada baş döndürücü bir hızla gelişmektedir. Mevcut veteriner hekimlerin önemli bir bölümünün öğretim elemanı ve uygulama olanakları yetersiz fakültelerden mezun olmaları nedeniyle yeterli mesleki donanıma sahip olmadıkları da bir gerçektir.
Geniş bir hizmet profiline sahip olan veteriner hekimlerin bütün bu hizmetleri yürütebilmesi için kalifiye, vizyonu geniş, güncel ve bilimsel gelişmeleri takip eden Veteriner Hekimlerin yetiştirilmesi gereği ortaya çıkmaktadır
Değerli konuklar, sevgili meslektaşlarım, mesleğimizin ve hayvancılığın pek çok sorunu var bunları bu kez tekrarlamıyacağım. Sadece;
Hükümet yetkililerimiz ile öncelikle Tarım ve Orman Bakanlığımızdan mesleğimiz ve ülke hayvancılığının geliştirilmesi adına beklentilerimizi ve taleplerimizi kısaca sizlerle paylaşmak ve bu konuda kamu oyunda algı yaratmak istiyorum.
Veteriner hekimlerin icra ettikleri görevde risk olmadığı gibi bilinçten uzak varsayımla gasp edilen Fiili Hizmet haklarının tekrar kazanımına öncelik vermeliyiz.
Bu bağlamda dernek olarak görevi uğruna hayatını kaybeden MESLEK ŞEHİTLERİMİZİN anısını yaşatmak ve kamu oyunu aydınlatmak amacı ile hazırlamış olduğumuz MESLEK ŞEHİTLERİ PANOMUZU elimizden geldiğince kamu oyu ile paylaşmaya çalışıyoruz.
Popülist politikalar sonucunda ihtiyacın çok üstünde açılan ve yeterli akademik / teknik donanıma sahip olmayan Veteriner Fakülteleri birleştirilmeli ya da kapatılmalı, yeni fakülteler kesinlikle açılmamalıdır. Bu bağlamda Fakültelerimiz,Konseyimiz ve Derneğimiz el ele vererek bu populist uygulamalara karşı çıkmalıyız.
AB ülkelerinde bile toplam 52 veteriner fakültesi bulunmaktadır. Dört yüz milyonluk ABD’ni bu konuda geride bıraktık.
Şu anda bu durum Türk Veteriner Hekimliğinin en büyük sorunudur. Meslekte erozyon ve deformasyon yaratmaktadır. Mesleğimizin toplumdaki itibarını da tehlikeye düşürmektedir. Yeni veteriner fakültelerinin açılmasına mutlaka karşı çıkmamız gerekmektedir. Fakültelerimiz ve mesleki örgütlerimiz hükümete baskı yapmalı ve yeni veteriner fakültelerinin açılmasını mutlaka engellemelidir. Henüz öğrenci almayan fakülteler derhal kapatılmalıdır. Gelişimini tamamlamamış fakülteler ise bölge bazında en gelişmişlik esas alınarak birleştirilmeli ve böylece çalışanların mağdur olmaları önlenmelidir. Bir mesleğin geleceği ilgili öğretim kurumlarının geleceğine sıkı sıkıya bağlıdır.
3- Tarım ve Orman Bakanlığı merkez ve taşra teşkilatları yeniden yapılandırılarak Veteriner hizmetleri bağımsız ve güçlü bir yapıya kavuşturulmalıdır.
4- Sağlık Bakanlığında koruyucu halk sağlığı çalışmalarının en temel yapı taşlarından biri olan Veteriner Halk Sağlığı Dairesi yeniden kurulmalıdır.
5- Belediyelerde kapatılan Veteriner İşleri Müdürlüklerinin kurulması zorunlu hale getirilmeli ve kadro eksiklikleri giderilmelidir..
6- Veteriner Kontrol ve Araştırma Enstitüleri güçlendirilmeli, salgın hastalıkların önlenmesi ve kontrolü için etkin hale getirilmelidir.
7- Hayvancılık sektörü en fazla katma değer üreten sektör olarak ülke ekonomisinin lokomotifi özelliğindedir. Ulusal gelirin arttırılması, işsizlik, terör ve göç sorunlarının çözümü, bölgesel kalkınma eşitliğinin sağlanması için hayvancılık sektörü büyük öneme sahiptir. Bu nedenle hayvancılık sektörünün gelişmesi ve üretim kapasitesinin arttırılması için tedbirler alınmalıdır. Bunu yaparken ithalata dayalı bağımlılık yaratan politikalar yerine kendi kaynaklarımızın korunması ve geliştirilmesini temel alan politikalar uygulanmalıdır.
Bu duygularla yeni eğitim döneminde hocalarımıza ve öğrenci kardeşlerimize kolaylıklar ve başarılar diler,şahsım ve Veteriner Hekimler Derneği Yönetim Kurulu Üyelerimiz adına saygılar sunarım.